Doğayla olan bağımızı güçlendirmeye çalışırken kendi iyi halimize de katkı sağlarız. Doğanın bir parçası olduğumuzu hissettiğimizde bütünlük duygumuz gelişir.
Çocukluk anılarımızı düşündüğümüzde doğada geçirdiğiniz zamanların genellikle zihnimizdeki en kalıcı anılar olduğunu görürüz. Doğayla bağ kurmak için çocukluk döneminde açıkhavada yaşanan deneyimler, oynanan oyunlar oldukça önemli bir yere sahiptir. Doğada olmak duyuları uyarır, merak ve keşif duygusunu beslerken çocukların zihinsel ve fiziksel sağlıklarının, yaşam becerilerinin gelişmesini sağlar. Doğada gerçekleşen deneyimler kalıcı öğrenmeler yaratır. Anlamlı bir bütün içinde çocukların gelişim özelliklerine uygun, onları gözeten öğrenme planlarının yapılabilmesi eğitim süreçlerini olumlu yönde etkiler.
Joseph Bharat Cornell’in geliştirmiş olduğu Akışta Öğrenme Tekniği de bunu karşılar niteliktedir. Çocuklarla doğada öğrenme süreçleri planlayan yürütücülere kaynak oluşturması için ilham aldığımız ve yaygınlaşmasını dilediğimiz bu kaynağı sizlerle paylaşmak istedik.
1979 yılında Joseph Bharat Cornell’in yazmış olduğu Sharing Nature with Children (Çocuklarla Doğayı Paylaşmak) isimli bir kitap doğa eğitiminde dünya çapında büyük ses getirdi. O tarihten bu yana kitap onlarca dile çevrildi, yüzlerce baskı yaptı. Cornell bu süreçte dünya çapında düzenlediği turlarla binlerce öğretmene, ebeveyne, gençlik liderine, doğa bilimcilerine doğa farkındalığı atölyeleri sundu.
Giderek çoğalan araştırma temelli göstergeler, doğada sık sık oyunlar oynayarak öğrenen her yaştan insanın kendini daha mutlu hissettiğini, fiziksel ve zihinsel olarak daha sağlıklı olduğunu ve okul sınavlarında başarı elde ettiğini ortaya koymakta. Doğayla olan bağımızı güçlendirmeye çalışırken kendi iyi halimize de katkı sağlarız. Doğanın bir parçası olduğumuzu hissettiğimizde bütünlük duygumuz gelişir.
“Doğal dünyayı gerçekten seven ve ona saygı duyan bir toplum yaratmak için toplumu oluşturan bireylere
hayatı değiştirecek güçle doğa deneyimleri sunmalıyız.”
Joseph Bharat Cornell
Eğitim, genellikle gerçekleri merkeze alır ve o gerçeklerle öğrencilerin ilgilenip ilgilenmemesine pek önem vermez. Bir öğrencinin en büyük hazinesi; hevesi, ilgisi ve merak duygusudur. Eğer bu özellikleri etkisizleştirirsek içimizdeki hayatı kucaklayan yanımızı yok etmiş oluruz.
Sevgi olmadan bilgi kalıcı olmaz. Önce sevgi olursa bilgi de onu takip eder. Çocukların sorularını cevaplamanın en doğru zamanı, onların soracak kadar ilgili oldukları zamandır. Bu yüzden çocukların ilgi, merak ve heveslerini beslediğimizde öğrenmelerini de desteklemiş oluruz. Bu, doğayla ilişkimizde de böyledir. Doğayı tanıdıkça doğayı severiz. Ancak sevgiyle bir bağ kurduğumuzda onu korumak için eyleme geçeriz.
Joseph Cornell’in geliştirmiş olduğu Akışta Öğrenme (Flow Learning) tekniğinde ilgiyi ve sevgiyi merkeze alan bir yaklaşım vardır. Bu teknik insanların doğrudan ve yakından çeşitli etkinliklerle doğayı tanımalarına, doğayla bağ kurmalarına yardımcı olur.
"En yüksek eğitim, bize sadece bilgi vermeyen, aynı zamanda yaşamımızı tüm varoluşla uyumlu hale getiren eğitimdir."
Rabindranath Tagore
Akışta Öğrenme öğrenen merkezlidir, konu merkezli değildir; liderler/öğretmenler daha derin bir öğrenmeyi destekleyen ve çoğaltan bir şekilde bilgiyi paylaşırlar. Tekniğin dört aşaması doğal olarak birinden diğerine akar. Her aşama, oynaması kolay, eğlenceli, entelektüel açıdan uyarıcı ve son derece ilgi çekici doğa etkinlikleri içerir. Akışta Öğrenme, otuz dakikadan tüm güne kadar süren oturumlarda başarıyla kullanılabilir. Başlangıçta açıkhava doğa derslerini öğretmek için geliştirilmiş olmasına rağmen, iç veya dış mekanlarda herhangi bir konuyu öğretmek için de kullanılabilir.
Akışta Öğrenme, bireyi üç aşamalı adımda, farkındalıktan eyleme götürür; önce heves uyandırarak, sonra dikkati odaklayarak ve son adımda da doğayla bağ kurmaya yoğunlaşmayı kolaylaştırarak. Bu üç adımı, katılımcıların kazanımlarının neler olduğunu birbirine aktardıkları bir dördüncü adım takip eder. İlk üç adım, bizi farkındalıktan eyleme götürür; dördüncü adım ise kazanımları, uzun süreli ve derinden hissedilen hatıralara dönüştürür.
Bir nehir nasıl daima denize doğru akıyorsa Akışta Öğrenmenin de doğal istikameti daha büyük bir farkındalık ve kavrayışa doğrudur. Ancak nasıl bir nehrin hâl ve hızı değişkense (hareketli dalgacıklar, durgun havuzlar ve dönen girdaplar), liderler de Akışta Öğrenmenin dört aşamasının sıralamasında çeşitliliğe gidebilir.
Akışta Öğrenmenin özü çok basittir. Cornell’in söylediği gibi “Öğrencinin en değerli varlığı; hevesi, ilgisi ve merak duygusudur. Bunları ortadan kaldırırsak içimizde yaşama uzanan ve onu kucaklayan her şeyi yok ederiz.”
Akışta Öğrenmenin dört adımı ve sürece olan katkılarından bazıları şöyledir:
Birinci Aşama: Heves Uyandırma
İkinci Aşama: Odaklanma
Üçüncü Aşama: Doğrudan Deneyim Sunma
Dördüncü Aşama: İlham Paylaşma
Dört aşama boyunca önerilen etkinlikler çocuklardan yetişkinlere kadar tüm katılımcıların ilgi ve merakını besleyerek doğayla olan bağlarını güçlendirir. Öğrenmeler, doğa farkındalığının yanı sıra müfredatla ilişkili farklı konulara da değinmek için kullanılabilir.
Yirminci yüzyılın başında doğa çalışmaları hareketini kuran Liberty Hyde Bailey, “Yaşama duyarlılık, eğitimin en yüce ürünüdür.” demiştir. Yaşama saygıya yönelik bir tutumu teşvik etmek için işe öncelikle sevgi dolu empatiye giden farkındalıklardan başlamalıyız. Canlılarla ortak bir bağımız olduğunu hissetmek, tüm yaşamın esenliğiyle daha yakından ilgilenmemizi sağlar.
Joseph B. Cornell’in yazmış olduğu “Sharing Nature” isimli kitap 2015 yılında “Doğayı Paylaşmak: Her Yaş İçin Doğa Farkındalığı Etkinlikleri” başlığıyla revize edildi. BBOM Derneği’nin 2021 yılında aynı isimle dilimize kazandırdığı kitap Türkiye’de doğa eğitimine yeni bir bakış açısı sunarken oyunu, neşeyi öğretme ve öğrenme süreçlerinin merkezi bir parçası olarak kurguluyor.